Kaliteli Uyku ve Sağlığımız

Uyku; fiziksel ve ruhsal yönden vücudun yenilenip ertesi güne hazırlığı için çok önemli olan yaşamızın bir parçasıdır. Uyku günlük yaşantımızın 1/3’ünü oluşturur. Uyku yalnızca dinlenme için gerekli olduğu düşünülen ancak yenilenme, hormon dengesi, hücre yenilenmesi, büyüme, kalıcı hafıza gibi aslında birçok işlevin gerçekleştiği gerekli fizyolojik bir süreçtir. 

Uyku-uyanıklık döngüsü; biyolojik ritme bağlı olarak oluşur ve oluşumunda 24 saat süren evrelerin tekrarlaması ile oluşan sirkadiyen ritm belirleyicidir. Sirkadiyen ritmin oluşumunda rol alan en güçlü uyaran güneş ışığıdır. Bu uyaranlara bağlı olarak oluşan bir diğer işlev ise melatonin sentezidir. Melatonin karanlıkta en yüksek düzeye ulaşarak geri besleme mekanizmasıyla bu nükleusun aktivitesini düzenler. Işığın olmaması ile hipotalamusta nöroendokrin düzenlemeler değişir ve başta melatonin olmak üzere bazı hormonların salgılanması ya da bazılarının baskılanması uykunun başlatılmasına katkıda bulunur.

Uyku yoksunluğu modern toplumlarda en yaygın görülen sorunlardan biridir. Normal bir bireyde günlük 7-9 saat uyku önerilirken yaşa bağlı olarak değişkenlik gösterir. Çocuklarda bu süre daha uzunken yaşlılık döneminde süre azalmaktadır. 

Yetersiz uyku; yorgunluk, halsizlik, uyuşukluk, depresif ruh hali, azalmış enerji, zayıf konsantrasyon, tolerans kaybına neden olur. Aynı zamanda yetersiz uyuyan yetişkinlerin depresyon, artrit, diyabet ve astım dahil kronik hastalıkların görülme olasılığı daha yüksektir. Son yıllarda yapılan çalışmalar, sınırlı uyku ve oksidatif stres arasında bir bağlantı olduğunu ve uyku yoksunluğunun fizyolojik olarak mitokondriye etki ettiğini göstermektedir.

Hücresel enerji üretim kaynağı olan mitokondri, ATP dahil olmak üzere çeşitli metabolitlerin üretilmesiyle hücresel enerji metabolizmasında önemli bir rol oynar. Akut ve kronik stres faktörleri mitokondriyal biyolojinin çeşitli yönlerini etkiler ve kronik strese maruz kalma, mitokondri arasında moleküler ve fonksiyonel bozukluklara yol açabilir. Araştırmacılar uykunun biyolojik işlevlerinden birinin mitokondri aracılığıyla oksidatif strese karşı koruma olabileceğini düşündürmektedir.

Oksidatif hasara karşı vücudu savunan enerji metabolizması ve hücresel antioksidan mekanizmaların, gündüz / gece döngüsüne uyum sağlayan vücut mekanizması olan sirkadiyen ritm (vücut saati) tarafından koordine edilmektedir.

Sirkadiyen ritmdeki bozulmalar, Alzheimer hastalığı gibi nörodejeneratif bozukluklar da dahil olmak üzere, bozulmuş mitokondriyal fonksiyona bağlı hastalıklar için önemli bir başlangıç faktörü olabilir. 

Yani yetersiz uyku, kan basıncını, kalp atış hızını, zihinsel durumunu, hormonları ve bağışıklık sistemini etkileyebilir ve oksidatif strese neden olur diyebiliriz. 

Dahası, daha kısa uyku, daha kısa yaşam. Sıçanlarda uyku yoksunluğu nihayetinde ölüme yol açar. Geçerli bulgular, gece altı saatten az uyuyan bireylerin, gece altı ila sekiz saat alanlara göre erken ölme riskinin% 12 arttığını göstermektedir.