51 sonuç bulundu
Fonksiyonel Tıp Nedir?

Günümüz tıbbıyla aynı bilimsel zeminden doğan Türkiye’de yeni sayılabilecek bir tedavi yaklaşımıdır. 
Günümüz tıbbında hastalık tanısı konulur ve tedavisi düzenlenir. Süreç oldukça yoğun işler ve hastalıkların kök nedenleri sorgulanmaz.

Fonksiyonel tıp değerlendirmesi ise hastaların semptom ve bulgularının altında yatan nedenleri araştırır. 
Hastalıkların kök nedenlerinin tespiti ve tedavisi fonksiyonel tıp yaklaşımı sayesinde mümkündür.
Hastalıkların nedenlerini incelemesi ve hastayı bir bütün olarak ele alması nedeniyle günümüzde yaygınlaşan kronik hastalıklar açısından fonksiyonel tıp yaklaşımı ön plandaki tedavi modelidir.

Asetil L Karnitin

Vücutta asetil-L-karnitin, L-karnitinden yapılır. Ayrıca L-karnitine dönüştürülebilir. L-karnitin, vücutta doğal olarak üretilen bir amino asittir (proteinler için yapı taşı). Enerji üretmeye yardımcı olur. Bir amino asit olmasına rağmen, L-karnitin proteinlerin üretimi için kullanılmaz.

Bazı insanlar Alzheimer hastalığı, yaşa bağlı hafıza kaybı, depresyon, alkolizmle ilgili düşünme problemleri, Lyme hastalığı ile ilgili düşünme problemleri ve çok zayıf karaciğer fonksiyonu ile ilgili düşünme problemleri gibi çeşitli zihinsel bozukluklar için ağız yoluyla asetil-L-karnitini alır. Ayrıca Down sendromu, bipolar bozukluk, inme sonrası beyinde zayıf dolaşım, katarakt, diyabet nedeniyle sinir ağrısı, AIDS veya kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar nedeniyle sinir ağrısı, siyatik, fibromiyalji ve yüz felcinde de kullanılır.

Asetil-L-karnitin yaşlanma ile ilgili yorgunluk, multipl skleroz denilen bir hastalıkla ilgili yorgunluk, amyotrofik lateral skleroz denilen kas kaybı, genetik kırılgan-X sendromlu çocuklarda hiperaktivite bozukluğu (DEHB) düzeyleri ve dikkat eksikliği için kullanılır. Haricen ağızdan alınır ve cildin yaşlanması, diyabet, yüksek tansiyon ve anormal kan yağları seviyesi için kullanılır.

Asetil-L-karnitin, fibromiyalji denilen bir ağrı durumu ve tipik olarak elleri ve ayakları (periferik nöropati) etkileyen sinir ağrısı için kas içine enjekte edilir. Asetil-L-karnitin, vücudun enerji üretmesine yardımcı olur. Kalp ve beyin fonksiyonu, kas hareketi ve diğer birçok vücut süreci için önemlidir.

B12 (Kobalamin)

B12 Vitamini vücudumuz için birçok şey yapar. Örneğin, DNA'mızı ve kırmızı kan hücrelerinizi hazırlamaya yardımcı olur ve sinir sistemi metabolizmasında olduğu gibi tüm metabolizmada etkili bir vitamindir. 

Vücudumuz B12 vitamini üretmediğinden, onu hayvansal gıdalardan veya takviyelerden almak zorundayız. Ve bunu düzenli olarak yapmalısınız, çünkü vücudumuz uzun süre B12 vitaminini depolayamaz.

Eksikliğinde;

Bağırsakların çalışması için etkin olan B12 vitamini eksilince bu çalışma ya yavaşlar ya da hızlı çalışır. Bu yüzden bağırsak besinleri çözümlemekte ya zorlanır ya da hızlı çözer. Kabızlık ve sürekli ishal gibi iki farklı sindirim sorununa neden olur.

Sinir uçlarının daha sağlıklı çalışması ve vücut içerisindeki alışverişi sağlamak için B12 vitamini gereklidir. Ancak B12 vitamini eksilince sinir hücreleri yeteri kadar beyne uyarıcı veremez bu da beyin yorgunluğunu artırır. Buna bağlı stres ve gerginlik gibi ruhsal rahatsızlıklar artar.

Vücudun hastalıklara karşı direncinin azalmasının nedenleri arasında B12 vitamin eksikliği vardır. Özellikle sürekli grip ve yorgunluk halleri bu yüzden yaşanır.

Kas ve kemiklerin zayıflaması ayrıca gün içerisinde kişinin vücut enerjisinin çabuk tükenmesi de B12 eksikliği belirtileri arasındadır.
 

Bromelain

Bromelain, ananasın meyvesinden ve sapından elde edilen protein sindirim enzimidir.Bromelain, özellikle burun ve sinüslerdeki şişliği (iltihabı) azaltmak için kullanılır. Ayrıca saman nezlesi için de kullanılır, şişlik ve ülser (ülseratif kolit) içeren bir bağırsak rahatsızlığını tedavi eder, daha sonra ölü ve hasarlı dokuyu giderir (debridman), akciğerde su birikmesini önler (akciğer ödemi), kasları gevşetir, kas kasılmalarını uyarma, , antibiyotiklerin emilimini arttırır.

Yoğun egzersiz sonrası kas ağrısını önlemek için kullanılır. Ayrıca bromalein , artrit (osteoartrit) için inflamasyonu düşürmek amacıyla kullanılır.

Bromelain, vücudun ağrı ve şişlikle (iltihap) savaşan maddeler üretmesine neden olduğu görülmektedir.
Bromelain ayrıca tümör hücrelerinin büyümesine ve geç kan pıhtılaşmasına müdahale eden kimyasallar içerir.

Çinko

Çinko tüm hücrelerimizin içinde ve 200 kadar enzimin yapısında bulunur. Çinko diğer minerallere göre daha fazla enzimatik reaksiyonda görev alır. Ayrıca timus hormonları, insülin, büyüme hormonu gibi birçok hormonun oluşumunda görev alır. İnsanda ortalama olarak 1.4-2.5 g çinko bulunmaktadır. Vücutta en çok kas dokusunda (% 65) depolanır. En yüksek oranda eritrosit ve lökositlerde bulunur. 

Sınırda çinko eksikliği kendini enfeksiyona yatkınlıkta artma, yara iyileşmesinde gecikme, koku ve tat duyusunda azalma, sivilce, egzema, sedef hastalığı gibi cilt bozuklukları ile belli eder. Diğer çinko eksikliği ile ilişkili bulgular gece görme yeteneğinde azalma, gelişme geriliği, testis atrofisi, ağız ülserleri, dilde beyaz tabaka oluşumu, nefesin kötü kokması olarak söylenebilir.

Tırnaklardaki beyaz noktalanma çinko eksikliğini gösterebilir. Çinko eksikliğine bağlı yara iyileşmesindeki gecikme sonucu, tırnak kökündeki travmalar sonucu noktalanmalar oluşabilir.

İmmün sistemde oldukça önemlidir.  Çinko seviyesi azaldığı zaman, T hücre sayısı ve timus hormonları azalır, ayrıca beyaz küre hücrelerinin immün cevapta görevli olan fonksiyonları durur. Neyse ki bu etkiler, yeterli çinko desteği sağlandığı zaman düzelebilir. Çinko, C vitamini gibi direkt antiviral etkinliğe sahiptir. Soğuk algınlığına neden olan virüslere de etkindir.

Ayrıca çinko erkek üreme sisteminde belki de en önemli eser mineraldir. Hormon metabolizması, sperm oluşumu ve hareketi gibi erkek üreme sisteminin her aşamasında görevlidir. Çinko eksikliği testosteron seviyesinde ve sperm sayısında azalmaya yol açar.

Çinkonun kullanılabilecek birçok formu vardır. Çinkonun pikolinat, asetat, sitrat, gliserit ve metioninle bağlı formlarıdır. Biyoyararlılığı en fazla olan çinko pikolinattır.
 

D vit

Vücutta bulunan kalsiyum ve fosfor minerallerinin düzenlenmesi için D vitamini gereklidir. Ayrıca uygun kemik yapısının korunmasında da önemli bir rol oynar.

Güneşe maruz kalma, çoğu insanın D vitamini alması için kolay ve güvenilir bir yoldur. Güneş ışığının yoğun olduğu dönemlerinde, D vitamini yağda depolanır ve daha sonra güneş ışığının az olduğu kış dönemlerinde serbest bırakılır. Ancak günümüzde kişiler, D vitamini eksikliği açısından risk altındadır. Güneşte daha az zaman geçirme, cilte güneş ışığını D vitaminine dönüştüren reseptörlerin azalması, diyetle alınan D vitaminin daha az alınması ya da emilimin azalması nedeniyle D vitamini yararlı bir forma dönüştürmede daha fazla sorun yaşayabilirler.

D vitamini eksikliği beklenilenden daha yaygındır. Yeterli güneş alamayan insanlar, özellikle Kanada'da ve ABD'nin kuzey yarısında yaşayanlar özellikle risk altındadır. Bununla birlikte, güneş ışığının yoğun olduğu iklimlerde yaşayan insanlarda da, kapalı çalışma ortamları, güneş kremi kullanımı gibi nedenlerden dolayı D Vitamini eksikliği yaygındır.
 Kuzey enlemlerinde yaşayan veya koyu tenli insanlar, güneşlenemeyen veya kapalı ortamda çalışan kişiler, kapalı giyinen kişiler, yüksek faktörlü koruyucu güneş kremi kullananlar, gebelik veya emzirme döneminde olan kadınlar, yaşlılar, böbrek ve karaciğer hastaları, çölyak hastaları D vitamini eksikliği açısından risk altındadır. 
D vitamini eksikliğinde görülen semptomlar: genel vücut ağrısı, kemik ağrıları, eklem ağrıları, yorgunluk hissi, depresyon, baş ağrıları, uykusuzluk, göz altında morluklar, uyuşukluk hissi, kilo vermede zorluk, üşüme, saç dökülmesi vb.

D vitamini seviyesi kaç olmaldır?

  • Fazla Düşük D Vitamini Seviyesi: 30 ng /mL 'nin altındA
  • Hafif Düşük D Vitamini Seviyesi: 30 ng /mL ile 39 nmol  arasında
  • Normal D Vitamini Seviyesi: 40 ng /mL ile 100 nmol / L  arasında
  • Yüksek D Vitamini Seviyesi: 150 ng /mL 'den yüksek

Günlük doz doktor tarafından belirlenmelidir ve gerektiğinde azaltılabilir veya artırılabilir.
 

Ester C

Tercih edilen C vitamini formlarından ester C vitaminleri hem yağda hem suda çözünebilirliğe sahiptir. Ester yapısı C vitaminine daha yüksek emilim oranı ve de vücutta uzun süreli olarak kalmasını sağlamaktadır. Bu nedenle bioyararlanımının standart askorbik aside göre yüksek olduğunu söyleyebiliriz. 

Ester C, C vitamininin aktif metabolitlerinden olan l-treonik, liksonik ve ksilonik asitleri içerir. Ayrıca ester C’de bulunan C vitamini tamponlanmış yapıdadır ve asidik özellikte değildir. Bu nedenle böbreklerde birikme yapma riski yoktur. 

Genel olarak C vitamini, tüm metabolizmada aktif rol oynayan, elzem bir vitamindir. Özellikle antioksidan özelliği ve bağışıklık desteğinden dolayı kullanımı gerekmektedir. 

Dokularda kollajen oluşması ve doku onarımı için ekzojen  (dışarıdan) olarak Vitamin C alımına gerek vardır. Askorbat vücutta geri dönüşümlü olarak dehidro askorbik aside okside olur. Ayrıca serbest radikallere karşı alınan C vitamini düzeyleri yetersiz ise, kromozomların zarar görme olasılığı yüksektir.
 

Folik Asit
Folik asit, vücutta birçok önemli işlevi olan ve folat olarak da bilinen suda çözünür bir vitamindir. Birçok gıdada doğal olarak, takviyeli gıdalarda ise sentetik olarak üretilen formları bulunur. Hücre üretiminde önemli fonksiyonlara sahip olduğundan yeterli alımı özellikle hamilelik, bebeklik ve ergenlik gibi hızlı büyüme dönemlerinde son derece önemlidir.

Folik asit vücutta çok farklı görevlere sahiptir. Vücudun yeni hücreler üretmesinde ve üretilen hücrelerin korumasında yardımcı olur. Diğer bir fonksiyonu ise kansere neden olabilecek DNA değişikliklerini önlemektir. Kemik iliğinde kırmızı ve beyaz kan hücresi yapımı, karbonhidratların enerjiye dönüştürülmesi ve DNA ile RNA üretimi için gereklidir.
Özellikle kırmızı kan hücrelerinin oluşumunda kilit rol oynar. Folik asit eksikliği, hem yetişkinlerde hem de çocuklarda megaloblastik anemi olarak bilinen bir kansızlık türünün nedenidir.

Önerilen Doz

Ateroskleroz ve osteoporozu önlemek ve genel sağlığımız için önerilen doz: 400µ/gün Servikal displazi ve depresyon tedavisi için önerilen doz: 10 mg/gün’dür.

Günlük doz miktarları doktor tarafından ayarlanmalıdır, gerektiğinde azaltılabilir ya da artırılabilir.
 
Krill Yağı (Omega3)

Krill yağı, küçük, karides benzeri bir hayvandan elde edilen yağdır. Balya balinaları, mantalar ve balina köpekbalıkları öncelikle krili yerler. Norveççe'de "krill" sözcüğü "balina yemeği" anlamına gelir. İnsanlar yağı krilden çıkarır, kapsüllere yerleştirir ve ilaç olarak kullanırlar. Bazı marka krill oil ürünleri Antarktika krill kullandıklarını gösterir. Bu genellikle Euphausia superba denilen krill türünü ifade eder.

Krill yağı en çok kalp hastalığı, yüksek miktarlarda belirli kan yağları (trigliseritler) ve yüksek kolesterol için ağız yoluyla alınır. Ayrıca kuru gözler için kullanılır.

Krill yağı, balık yağına benzer yağ asitleri içerir. Bu yağların, şişliği azaltan, kolesterolü düşüren ve kan trombositlerini daha az yapışkan yapan yararlı yağlar olduğu düşünülmektedir. Kan trombositleri daha az yapışkan olduğunda, pıhtı oluşturma olasılığı daha düşüktür.

Krill yağının diğer etkileri:

  • Ciltte yaşlanmayı geciktirici olarak kullanılır.
  • Yüksek kolesterolde kolesterol düşürücüdür.
  • Yüksek kan yağlarını düşürücüdür.( Trigiliserit düşürücü)
  • Osteoartrit tedavilerinde kullanılır.
  • Premenstrüal sendromda kullanılır. 
  • Romatoid artrit tedavilerinde kullanılır.
  • Kansere karşı koruyudur.
  • Depresyon tedavilerinde kullanılır.
  • İnme tedavisinde kullanılır.
Kurkumin (Zerdeçal)

Zerdeçal tozu bir baharat olarak, Hint yemeklerinde kullanılan yaygın bir gıdadır. Baharat olarak kullanılan zerdeçal, bitkinin yeraltında gelişen saplarından yani rizomlardan elde edilir.

Zerdeçal, köriye sarı rengini veren baharattır. Hindistan'da binlerce yıldan beri baharat ve şifalı bitki olarak kullanılmaktadır. Son zamanlarda bilim, Kızılderililerin de uzun zamandır farkında olduğu bu bilgileri desteklemeye başlamıştır; bu bitki tıbbi özellikleri olan bileşikler içermektedir.

Zerdeçaldaki ana biyoaktif madde olan curcumin, anti-inflamatuar özelliklere sahiptir. Biyoyararlanımının yükselebilmesi için piperin ile beraber tüketilmesi etkili sonuçlar yaratabilmektedir. Bu yüzden zerdeçal karabiber ile kullanıldığında vücut daha iyi emilim sağlar.

Curcumin zerdeçalın sarı pigmentine verilen isimdir, en çok köride bulunan bu bileşen zencefil ailesinin çiçekli bitkilerinde de bolca bulunur. Anti-inflamatuar özelliklere sahip bir polifenol olan curcumin bileşeni, ağrı, depresyon ve iltihapla ilgili sorunları hafifletebilir. Aynı zamanda bu bileşen vücudun üç farklı antioksidanı üretiminin artışında da etkilidir. Bu antioksidanlar; glutatyon, katalaz ve süperoksit dismutazdır.

Bu bitki üzerindeki çalışmaların çoğunda genellikle zerdeçal ekstresi faydaları konusu incelenmektedir. Genellikle ekstrenin içeriğinde kullanılan curcumin dozajları gramaj olarak yüksektir. Sadece yiyeceklerde zerdeçal baharatı kullanarak bu dozaj seviyesine ulaşmak çok zordur.

Bu nedenle, bitkinin etkilerinin hepsini hızlı bir şekilde tecrübe etmek için, ciddi miktarda curcumin içeren bir takviye almak gerekmektedir. Bunun sebebi, curcuminin kan dolaşımında düşük bir emilime sahip olmasıdır. Curcumin yağda çözünür, bu yüzden yağlı bir yemekle almak daha iyi bir fikir olabilir.

  • Amerika Ulusal Sağlık Enstitülerine göre, zerdeçal kan pıhtılaşmasını yavaşlatabilir. Kan sulandırıcı ilaçlarla birlikte kullanımı tehlikelidir. Bu ilaçlarla birlikte kullanımı için mutlaka doktora danışılarak kullanılmalıdır. Zerdeçal, kan inceltici yan etkileri nedeniyle, herhangi bir cerrahi prosedürden en az iki hafta önce tüketimi bırakılmalıdır.
L-Glutamin

Glutamin essansiyel olmayan bir amino asittir ve ana görevi proteinlerin yapılarının oluşturulmasıdır. İki çeşit glutamin bulunmaktadır. Bunlar L-glutamin ve D-glutamindir. L-glutamin proteinlerin yapısına katılırken D- glutamin canlı organizmalar için biraz daha  önemsiz bir üründür. L-glutamin vücut tarafından da sentezlenebilmektedir.
Esansiyel olmayan bir amino asit olan glutamat (glutamik asit) parçalanıp, amonyak moleküllerini içeren nitrojen ile birleştiğinde, insan vücudunda glutamin üretilmiş olur. Yani glutamin nitrojeni kendine çeker ve vücuttaki amonyağı temizler. Dokular arasındaki nitrojeni taşımış olur.

Glutamin bağışıklık sistemi açısından önemli bir amino asittir. Bağışıklık hücreleri, beyaz kan hücreleri ve bazı dokular için elzemdir.  Bazı araştırmalar glutamin desteklerinin bağışıklık sistemini iyileştirebileceğini, enfeksiyonları azaltabileceğini göstermektedir.

Glutaminin bağırsak sisteminin sağlığını iyileştirebileceği de düşünülmektedir. Glutaminin geçirgen bağırsak sendromuna karşı metabolizmayı koruduğu da düşünülmektedir.

 

Magnezyum Biglisinat

Magnezyum, vücudumuzda birçok sistemin kusursuz çalışması için gerekli olan bir mineraldir. Magnezyum molekülü vücudumuzda 300’den fazla enzimin ko-faktörüdür yani, enzimlerin çalışması için yardımcıdır. 

Magnezyumun 4 formu bulunmaktadır; magnezyum sitrat, magnezyum asetil taurat ve magnezyum malat ve magnezyum glisinat.

Magnezyum glisinat: Beyin ve kasta en yüksek emilim sağlayanıdır.

Magnezyum eksikliğinde;

- Kas krampları
- Sürekli yorgunluk
- Uyuma zorluğu
- Kabızlık
- Baş ağrısı, migren
- Çarpıntı, kalp ritim bozuklukları
- Şiddetli adet sancıları
- Sinir, anksiyete veya depresyon
- Yüksek tansiyon
- Geçirgen bağırsak sendromu, reflü
- Osteoporoz
- Fibromiyalji
- Böbrek taşları
- Otizm, Dikkat Bozukluğu (ADD)
- Obezite ortaya çıkar.
 

Multivitamin

Multivitaminler, bazı diğer bileşenlerle birlikte birçok farklı vitamin ve mineral içeren takviyelerdir. Günümüzde verimsiz tarım sonucunda üretilen sebze ve meyvelerin vitamin ve mineral değerleri yetersizdir. Ayrıca hayvansal ürünlerden aldığımız vitamin ve minerallerin de vücudumuzda yetersizlikleri ortaya çıkmaktadır. Çünkü besi hayvanlarının çiftlikte yetiştirilmesi sonucu vücudumuza almamız gerek vitamin ve minerallerin biyoyararlınımları azalmaktadır.

Piyasada bir çok multivitamin çeşitleri vardır. Size uygun olanı doktorunuzun önereceği bir şekilde kullanıp, sağlıklı beslenmenizi destekleyebilirsiniz.

İnülin

İnulin, buğday, soğan, muz, pırasa, enginar ve kuşkonmaz gibi çok çeşitli meyve, sebze ve bitkilerde bulunan nişastalı bir maddedir. Tıpta kullanılan inülin en yaygın olarak hindiba köklerinin sıcak suya batırılmasıyla elde edilir.

İnulin, kolesterol ve trigliseritler de dahil olmak üzere yüksek kan yağları için yaygın olarak kullanılır. Ayrıca kilo kaybı, kabızlık, ishal ve diyabet için kullanılır.

İnülin midede sindirilmez veya emilmez. Bakterilerin kullanabildiği bağırsaklara gider. Bağırsak fonksiyonunu ve genel sağlığı iyileştirmekle ilişkili özel bir bakteri florasının artmasını destekler. İnulin, vücudun belirli yağ türlerini yapma yeteneğini azaltır.

Nerelerde Etkilidir?

Kabızlık: İnülin, bazı çocuklarda, yetişkinlerde ve yaşlılarda kabızlığı hafifletmeye yardımcı olur. Dışkının daha yumuşak olmasına yardımcı olur.

Diyabet: Antidiyabet ilaçlarıyla birlikte kısa süreli inülin kullanımı, bazı diyabetli kişilerde kan şekeri düzeylerinin regüle edilmesinde etkilidir. 

Kandaki trigliserit adı verilen yüksek yağ seviyeleri (hipertrigliseridemi): İnülin almak, yüksek trigliserit seviyelerine sahip kişilerde trigliserit düzeylerini düşürmede etkilidir.

Obezite: İnülin almak, aşırı kilolu veya obez yetişkinlerde vücut ağırlığını az miktarda azalttığını gösteren çalışmalar mevcuttur. Obez çocuklarda, inülin vücut yağ miktarını azaltır.
 

Probiyotikler

Vücudun deri, ağız, üreme organlar ve bağırsaklar gibi çeşitli bölgelerinde yerleşmiş faydalı bakterilere o bölgenin “florası”, yeni adıyla “mikrobiyota”sı denmektedir. 

İnsan vücudundaki faydalı mikroorganizma sayısının, konağın toplam hücre sayısından 10 kat fazla sayıda vücudumuzda bulunduğu saptanmıştır. Bu faydalı baterilere probiyotikler ismi verilir.

Probiyotikler, özellikle sindirim sisteminiz için iyi olan canlı bakteri ve mayalardır. Probiyotiklere genellikle tüm metabolizmamızın sağlıklı kalmasına yardımcı oldukları için "iyi" veya "yardımcı" bakteriler de denir.

Probiyotik gıda takviyesi seçerken, içerisinde bulunan suş miktarı yani bakteri çeşitliliği ve bakteri sayısı önemlidir.

  • Doktorunuza danışarak size uygun olan probiyotik ürünü seçmelisiniz.

 

Kişisel Verilerin Korunması ve Gizlilik Politikası

www.fonksiyonelmedicine.com.tr 'da form doldurarak bizimle paylaştığınız kişisel bilgilerinizi ve fikirlerinizi korumak bizim görevimizdir. Aşağıdaki ilkeler, bu kişisel bilgilerinizi ve fikirlerinizi nasıl değerlendireceğimizi tanımlar. Kişisel Verilerin Korunması Hakkında Açıklama (Aydınla...

daha fazla...

Kalite Politikamız

Tüm süreçlerimizi EFQM Mükemmellik Modeli, JCI (Joint Commision International), SKS (Sağlıkta Kalite Standartları) na, ISO 10002 (Hasta Geribildirimleri Yönetim Sistemi), ve mevzuatlara uygun yönetiriz. Hastalarımızın teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerini yasal mevzuatları ve uluslararası JCI ak...

daha fazla...

Hareket, Egzersiz ve Uzun Süreli Sağlık

Fiziksel aktivite, sağlığınızı ve yaşam kalitenizi artırmak için atabileceğiniz önemli bir adımdır. Düzenli fiziksel aktivite, birçok sağlık sorununu önlemeye veya geciktirmeye yardımcı olabilir. Aktif olmak hem şimdi hem de gelecekte daha iyi görünmenize ve hissetmenize yardımcı olabilir. Düzenl...

daha fazla...

Kaliteli Uyku ve Sağlığımız

Uyku; fiziksel ve ruhsal yönden vücudun yenilenip ertesi güne hazırlığı için çok önemli olan yaşamızın bir parçasıdır. Uyku günlük yaşantımızın 1/3’ünü oluşturur. Uyku yalnızca dinlenme için gerekli olduğu düşünülen ancak yenilenme, hormon dengesi, hücre yenilenmesi, büyüme, kalıcı hafıza gibi aslın...

daha fazla...